21 Ocak 2014 Salı

Talkin' World War III Blues

Orijinali:

Some time ago a crazy dream came to me, 
I dreamt I was walkin' into World War Three, 
I went to the doctor the very next day 
To see what kinda words he could say. 
He said it was a bad dream. 
I wouldn't worry 'bout it none, though, 
They were my own dreams and they're only in my head. 

I said, "Hold it, Doc, a World War passed through my brain." 
He said, "Nurse, get your pad, this boy's insane," 
He grabbed my arm, I said "Ouch!" 
As I landed on the psychiatric couch, 
He said, "Tell me about it." 

Well, the whole thing started at 3 o'clock fast, 
It was all over by quarter past. 
I was down in the sewer with some little lover 
When I peeked out from a manhole cover 
Wondering who turned the lights on. 

Well, I got up and walked around 
And up and down the lonesome town. 
I stood a-wondering which way to go, 
I lit a cigarette on a parking meter 
And walked on down the road. 
It was a normal day. 

Well, I rung the fallout shelter bell 
And I leaned my head and I gave a yell, 
"Give me a string bean, I'm a hungry man." 
A shotgun fired and away I ran. 
I don't blame them too much though, 
I know I look funny. 

Down at the corner by a hot-dog stand 
I seen a man, I said, "Howdy friend, 
I guess there's just us two." 
He screamed a bit and away he flew. 
Thought I was a Communist. 

Well, I spied a girl and before she could leave, 
"Let's go and play Adam and Eve." 
I took her by the hand and my heart it was thumpin' 
When she said, "Hey man, you crazy or sumpin', 
You see what happened last time they started." 

Well, I seen a Cadillac window uptown 
And there was nobody aroun', 
I got into the driver's seat 
And I drove 42nd Street 
In my Cadillac. 
Good car to drive after a war. 

Well, I remember seein' some ad, 
So I turned on my Conelrad. 
But I didn't pay my Con Ed bill, 
So the radio didn't work so well. 
Turned on my player- 
It was Rock-A-Day, Johnny singin', 
"Tell Your Ma, Tell Your Pa, 
Our Loves Are Gonna Grow Ooh-wah, Ooh-wah." 

I was feelin' kinda lonesome and blue, 
I needed somebody to talk to. 
So I called up the operator of time 
Just to hear a voice of some kind. 
"When you hear the beep 
It will be three o'clock," 
She said that for over an hour 
And I hung it up. 

Well, the doctor interrupted me just about then, 
Sayin, "Hey I've been havin' the same old dreams, 
But mine was a little different you see. 
I dreamt that the only person left after the war was me. 
I didn't see you around." 

Well, now time passed and now it seems 
Everybody's having them dreams. 
Everybody sees themselves walkin' around with no one else. 
Half of the people can be part right all of the time, 
Some of the people can be all right part of the time. 
But all the people can't be all right all the time 
I think Abraham Lincoln said that. 
"I'll let you be in my dreams if I can be in yours," 
I said that.


Çevirisi:


Bir süre önce çılgınca bir rüya gördüm

Rüyamda Üçüncü Dünya Savaşına doğru gidiyordum
Bir sonraki gün doktor yoluna düştüm
Bakalım neler söyleyecekti bana
Kötü bir rüya görmüşsün dedi
Hiç dert etmedim bunu yine de
Sonuçta bunlar rüyaydı ve sadece aklımın bir oyunuydu.

Dedim ki "Orda dur bakalım Doktor, bir Dünya Savaşı gördü bu zihin."

O da dedi ki "İğneni al gel hemşire hanım, bu çocuk delirmiş."
Yakaladı kolumu, ah dedim
Psikiyatri koltuğuna yatırılırken ben
Anlat bakalım dedi

Her şey saat 3 gibi başladı

ve 15 dakikada bitmişti bile.
Kanalizasyonda aşığımla birlikteydim,
Yeraltı geçidinden yukarı tırmanırken
Kim kapattı dedim ışıkları

Sonra uyandım ve dolandım etrafta

Bir aşağı bir yukarı bu ıssız kasabada
Durup dedim ki hangi yoldan gideyim
Park yerinin orda bir sigara yaktım ve koyuldum yola
Gayet normal bir gündü

Acil durum alarmını çaldım

Ve başımı kollarımın arasına alıp haykırdım
"Fasulye neyin verin bana, öldüm açlıktan"
Bir silah patladı ve topukladım ben de
Yine de böylesine suçlamayın onları, komik gözüküyordum evet

Köşe başındaki hot dogcuda

Adamın birini gördüm
Dedim ki "Merhaba kardeş, galiba bir ikimiz kaldık"
Şöyle bir bağırdı ve kaçtı gitti
Galiba komünist sanmıştı beni

Kızın birini gördüm ve dedi ki

"Haydi gidip Adem Ve Havva'yı oynayalım"
Tuttum elini kalbimse küt küt atıyordu
sonra "dostum çok mu aptalsın yoksa cesur" dedi
"Onları ayaklandırdığında neler olduğunu gördün"

Açık bir Cadillac penceresi gördüm şehrin dışında

Ve de kimseler yoktu etrafta
Şöför koltuğuna atlayıverdim
Ve 42. sokağa doğru gazı kökledim
Cadillac'ımın içinde. Bir savaştan sonra sürmek için güzel arabaydı!

Birkaç reklam tabelası gördüğümü hatırlıyorum

Radyoyu açmıştım ben de
Sonra kapatıp
Plakçalarımı açayım dedim
Rock günüydü anlaşılan, Johnny çalıyordu "Söyle annene, Söyle babana
Aşkımız büyüyor gitgide, gitgide"

Yalnız kaldığımı hissediyordum hüzün sarmıştı beni

Konuşacak birilerine ihtiyacım vardı
Açtım telefonu telesekreteri duyayım bari 
Sırf biraz olsun insan sesi duyayım diye
"Saat üç olduğunda sinyal sesini duyacaksınız"
Bir saat bunu söyleyip durdu o kız sesi
Kapattım ben de

Sonra tam anlatırken doktor araya girdi

Dedi ki "Hey ben de benzer rüyaları görüyorum
Ama benimkiler seninkilerden birazcık farklı
Benim rüyamda savaştan kurtulan tek insan bendim
Seni göremedim etrafta"

Şimdi zaman geçti gitti ve görünen o ki

Herkes kendi rüyasına dalmış
Herkes kendini görüyor
Yürüyorum yanımda kimseler olmadan
İnsanların yarısı her zaman biraz haklı olabilir
İnsanların bazıları ise hep haklı olabilir bazen
Ama herkes her zaman haklı olamaz
Galiba Abraham Lincoln söylemişti bunu
"Rüyalarıma girmene izin veririm, ben de senin rüyalarına girebilirsem eğer"
Bunu da ben söylüyorum








19 Kasım 2013 Salı

Oxford Town

Orijinali:

Oxford town, Oxford town
Everybody has got their heads bowed down
The sun don't shine above the ground
Ain't a-goin' down to Oxford town

He went down to Oxford town
Guns and clubs followed him down
All because his face was brown
Better get away from Oxford town

Oxford town around the bend
He come in to the door, he couldn't get in
All because of the color of his skin
What do you think about that, my friend?

Me and my gal, my gals son
We got met with a tear gas bomb
I don't even know why we come
Goin' back where we come from

Oxford town in the afternoon
Everybody singin' a sorrowful tune
Two men died beneath the Mississippi moon
Somebody better investigate soon

Çevirisi:

Oxford kasabası, Oxford kasabası
Herkesin ellerinde ezilmiş şapkaları
Güneşin toprağın üstüne doğmadığı
Oxford kasabasına gitmek anlamsızdı

Delikanlı Oxford Kasabası'na vardı
Silahlar ve kulüpler peşinden ayrılmadı
Hepsinin nedeni yüzünün siyah olmasıydı
Oxford Kasabasından uzak durmak en mantıklısı

Oxford kasabası arkasında kavşağın
Kapıya geliyor ama içeri giremiyordu delikanlı
Hepsinin nedeni renginin siyah olmasıydı
Peki sen ne diyorsun buna arkadaşım?

Ben ve kız arkadaşım, onun oğlu
Hepimiz yuttuk o gaz bombalarını
Bilmiyorum bile neden buraya vardığımızı
Nerden geldiysek oraya dönmek en hayırlısı

Öğle vakti Oxford Kasabası'nda
Herkes ağıtlar yakıyor matem havasında
İki adam öldü Mississippi ayının altında
İyi olur birisi bunu soruşturursa


24 Eylül 2013 Salı

Bob Dylan's Dream

Orijinali:

While riding on a train goin' west
I fell asleep for to take my rest
I dreamed a dream that made me sad
Concerning myself and the first few friends I had

With half damp eyes I stared to the room
Where my friends and I spent many an afternoon
Where we together weathered many a storm
Laughin' and singin' till the early hours of the morn

By the old wooden stove where our hats was hung
Our words were told, our songs were sung
Where we longed for nothin' and were satisfied
Jokin' and talkin' about the world outside

With hungry hearts through the heat and cold
We never much thought we could get very old
We thought we could sit forever in fun
And our chances really was a million to one

As easy it was to tell black from white
It was all that easy to tell wrong from right
And our choices there was few so the thought never hit
At the one road we traveled, we ever shattered or split

How many a year has passed and gone
Many a gamble has been lost and won
And many a road taken by many a first friend
And each one I've never seen again

I wish, I wish, I wish in vain
That we could sit simply in that room again
Ten thousand dollars at the drop of a hat
I'd give it all gladly if our lives could be like that

Çevirisi:

Batı yollarındaki bir trene atlamış giderken
Dinleneyim diye uyuyakaldım birden
Bir rüya gördüm beni üzüntüye boğan
Beni ve eski bir kaç arkadaşımı kaygılandıran

Odaya çevirdim bakışlarımı yarı uykulu gözlerle
Ben ve arkadaşlarımın pek çok öğleden sonrasını geçirdiği yere
Birlikte pek çok fırtınanın atlatıldığı
Gülüp şarkı söyleyerek sabahlanıldığı

Eski ahşap soba boyunca şapkalarımız asılmış
Şarkılarımız söylenmiş, kelimelerimiz kullanılmış
Hiçbir şeye muhtaç değildik ve tuzumuz kuruydu orda
Konuşup şakalaşırdık dışarıdaki dünya hakkında

Kalplerimizle, ateş ve buzun korku saldığı
Asla düşünmezdik bir gün yaşlanacağımızı
Derdik ki bu mutlu mesut sürer gider böyle
Şanslarımızın cidden milyonda bir olduğunu bilsek de

Beyazdan siyahı anlatmak ne kadar kolaysa
Doğrudan yanlışı anlatmak da o kadar kolaydı anca
Ve seçeneklerimiz fazlaydı şu fikrimizse hiç yara almamıştı
Yürüdüğümüz o tek yol asla bozulup dağılmayacaktı

Nice yıl böylece gelip geçti 
Ve nice kumar kazanılıp kaybedildi
Ve pek çok dostumuz nice yolları aştı
Bir tanesiyle bile tekrar yolumun buluşmadığı

Keşke, keşke, keşke çabalarım boşa çıksaydı da
Tekrar öylece oturabilseydik o odada
On bin dolarım bile olsaydı birden bire
Seve seve verirdim hayatlarımız eskisi gibi olsun diye


22 Eylül 2013 Pazar

Don't Think Twice, It's All Right

Orijinali:

It ain't no use to sit and wonder why, babe
Ifin you dont know by now
An' it ain't no use to sit and wonder why, babe
It don't matter anyhow

When your rooster crows at the break of dawn
Look out your window and I'll be gone
You're the reason I'm travelin' along
Don't think twice, it's all right

Well, it ain't no use in turnin' on your light, babe
That light I never knowed
An' it ain't no use in turnin' on your light, babe
I'm on the dark side of the road

Still I wish there was somethin' you would do or say
To try and make me change my mind and stay
But we never did too much talkin' anyway
So don't think twice, it's all right

It ain't no use in callin' out my name, babe
Like you never did before
It ain't no use in callin' out my name, babe
I can't hear you any more

I'm a-thinkin' and a-wonderin' walkin down the road
I once loved a woman, a child I'm told
I give her my heart but she wanted my soul
But don't think twice, it's all right

So I'm walkin' down that long lonesome road, babe
Where I'm bound, I can't tell
But goodbye's too good a word, babe
So I'll just say fare thee well
I ain't sayin' you treated me unkind
You could have done better but I don't mind
You just kinda wasted my precious time
But don't think twice, it's all right

Çevirisi:

Oturup da meraklanmanın gereği yok bebeğim
Bir şey farkettiği yok nasılsa
Öyle oturup da meraklanmanın gereği yok bebeğim
Şimdiye kadar haberin olmadıysa
Horozun şafak sökerken öttüğü vakit
Pencerenden bak dışarı, gitmiş olacağım
Sensin sebebi yollara düşmemin
Çok düşünme, her şey yolunda

Işıklarını yakmanın gereği yok bebeğim
O ışıklar ki asla görmediğim
Işıklarını yakmanın gereği yok bebeğim
Yolun karanlık taraflarına düşmüşüm ben
Hâlâ isterim ki yapacak ya da söyleyecek bir şeylerin olsaydı
Kalayım diye uğraşıp çelseydin aklımı
Zaten öyle çok konuştuğumuz da olmamıştı
Ama çok düşünme, her şey yolunda

Adımı anmanın gereği yok bebeğim
Önceden de hiç yapmadığın gibi
Adımı anmanın gereği yok bebeğim
Duyamıyorum artık sesini
Upuzun yollar boyu düşünüp durdum
Bir zamanlar bir kadını sevmiştim, şimdi çocukmuş diyorum
Ona kalbimi verdim ama o ruhumu istedi
Yine de çok düşünme, her şey yolunda

Yürüyorum bebeğim bu uzun, ıpıssız yollarda
Nerelere düştüm, dilim varmaz söylemeye
Ama hoşçakal da öyle güzel bir laftır ki
Sana yalnızca hoşçakal derim ben de
Bana kötü davrandın diyemem
Daha iyi de olabilirdin ama umrumda değil zaten
Sadece çaldın o değerli vaktimden
Ama çok düşünme, her şey yolunda

4 Eylül 2013 Çarşamba

A Hard Rain's A-Gonna Fall

Orijinali:

"Oh, where have you been, my blue-eyed son?
And where have you been my darling young one?"
"I've stumbled on the side of twelve misty mountains
I've walked and I've crawled on six crooked highways
I've stepped in the middle of seven sad forests
I've been out in front of a dozen dead oceans"
"I've been ten thousand miles in the mouth of a graveyard
And it's a hard, it's a hard, it's a hard, it's a hard
It's a hard rain a-gonna fall"

"Oh, what did you see, my blue eyed son?
And what did you see, my darling young one?"
"I saw a newborn baby with wild wolves all around it
I saw a highway of diamonds with nobody on it
I saw a black branch with blood that kept drippin'
I saw a room full of men with their hammers a-bleedin'"
"I saw a white ladder all covered with water
I saw ten thousand talkers whose tongues were all broken
I saw guns and sharp swords in the hands of young children
And it's a hard, it's a hard, it's a hard, and it's a hard
It's a hard rain a-gonna fall"

"And what did you hear, my blue-eyed son?
And what did you hear, my darling young one?"
"I heard the sound of a thunder, it roared out a warnin'
I heard the roar of a wave that could drown the whole world
I heard one hundred drummers whose hands were a-blazin'
I heard ten thousand whisperin' and nobody listenin'"
"I heard one person starve, I heard many people laughin'
Heard the song of a poet who died in the gutter
I heard the sound of a clown who cried in the alley
And it's a hard, it's a hard, it's a hard, it's a hard
It's a hard rain's a-gonna fall"

"Oh, what did you meet my blue-eyed son?
And who did you meet, my darling young one?"
"I met a young child beside a dead pony
I met a white man who walked a black dog
I met a young woman whose body was burning
I met a young girl, she gave me a rainbow"
"I met one man who was wounded in love
I met another man who was wounded in hatred
And it's a hard, it's a hard, it's a hard, it's a hard
It's a hard rain's a-gonna fall"

"And what'll you do now, my blue-eyed son?
And what'll you do now, my darling young one?"
"I'm a-goin' back out 'fore the rain starts a-fallin'
I'll walk to the deepths of the deepest dark forest
Where the people are many and their hands are all empty
Where the pellets of poison are flooding their waters"
"Where the home in the valley meets the damp dirty prison
And the executioner's face is always well hidden
Where hunger is ugly, where the souls are forgotten
Where black is the color, where none is the number"
"And I'll tell it and speak it and think it and breathe it
And reflect from the mountain so all souls can see it
And I'll stand on the ocean until I start sinkin'
But I'll know my song well before I start singin'
And it's a hard, it's a hard, it's a hard, and it's a hard
It's a hard rain's a-gonna fall"


Çevirisi:

Ah nerelerdeydin benim mavi gözlü çocuğum?
Ah nerelerdeydin benim gencecik güzelim?
On iki puslu dağın yamaçlarında buldum kendimi
Yürüdüm ve adım adım geçtim altı çarpık otoyolu
Emekleye emekleye geçtim yedi mutsuz ormanın göbeğinden
Önüne düştüm bir düzine ölü okyanusun
On bin mil katettim bir mezarlığın içinden
Ve ağır, ve ağır, ağır, ve ağır
Ve ağır bir yağmur bastıracak birazdan

Ah neler gördün benim mavi gözlü çocuğum?
Ah neler gördün benim gencecik güzelim?
Yeni doğmuş bir bebek gördüm vahşi kurtlar sarmış etrafını
Yollar boyu elmas gördüm kimseler yok üzerinde
Bir ağaç dalı gördüm üzerinden kan damlayan
Bir oda dolusu adam gördüm çekiç tutan elleri kanayan
Beyaz bir merdiven gördüm her yanı suya batmış
On binlerce konuşan gördüm dilleri iyice bozulmuş
Silâhlar ve keskin kılıçlar gördüm gencecik çocukların ellerinde
Ve ağır, ve ağır, ağır, ve ağır
Ve ağır bir yağmur bastıracak birazdan

Ve neler duydun benim mavi gözlü çocuğum?
Ve neler duydun benim gencecik güzelim?
Kasırganın sesini duydum, bizi uyarırcasına kükreyen
Dalgaların gürleyişini duydum tüm dünyayı yutabilecek
Yüzlerce davulcu duydum elleri alev alev yanan
On binlerce fısıltı duydum kimselerin dinlemediği
Açlıktan midesi kazınanı duydum, duydum o kadar insanın güldüğünü
Bir şairin şarkısını duydum yol kenarlarında ölüp giden
Bir palyaçonun sesini duydum vadide ağlayıp yakaran
Ve ağır, ve ağır, ağır, ve ağır
Ve ağır bir yağmur bastıracak birazdan

Ah kimlerle tanıştın benim mavi gözlü çocuğum?
Kimlerle tanıştın benim gencecik güzelim?
Genç bir çocukla tanıştım ölü bir midillinin ardındaki
Beyaz bir adamla tanıştım kara bir köpeği gezdiren
Genç bir kadınla tanıştım vücudu alevler içinde yanan
Genç bir kızla tanıştım, bana gökkuşağını sunan
Bir adamla tanıştım aşktan bitap düşmüş
Başka bir adamla tanıştım nefretle yanıp kül olmuş
Ve ağır, ve ağır, ağır, ve ağır
Ve ağır bir yağmur bastıracak birazdan

Ah peki şimdi ne yapacaksın benim mavi gözlü çocuğum?
Ah şimdi ne yapacaksın benim gencecik güzelim?
Tekrar düşeceğim yollara yağmur yağmaya başlamadan
Gideceğim en uçsuz bucaksız kara ormanın derinlerine
İnsanların çokça ve ellerinin bomboş olduğu yerlere
Zehir damlalarının ortalığı sel gibi yuttuğu yerlere
Vadideki evin o rutubetli pis hapishaneyle kesiştiği yerlere
Cellatların yüzünün her daim gizli olduğu yerlere
Açlığın çirkin olduğu, ruhların unutulduğu yerlere
Siyaha renk, sıfıra sayı denen yerlere
Ve anlatacağım ve düşüneceğim ve konuşacağım ve soluyacağım bunu
Ve dağın oradan yansıtacağım ki tüm ruhlar görebilsin diye
Sonra okyanusun üstünde bekleyeceğim ta batana dek
Ama iyi öğreneceğim şarkımı, söylemeden önce
Ve ağır, ve ağır, ağır, ve ağır
Ve ağır bir yağmur bastıracak birazdan


3 Eylül 2013 Salı

Bob Dylan's Blues

Orijinali:

Well, the Lone Ranger and Tonto
They are ridin' down the line
Fixin' everybody's troubles
Everybody's except mine
Someone musta told 'em that I was doin' fine

All you five and ten cent women
With nothin' in your heads
I got a real gal I'm in love
Lord, and I'll love her till I'm dead
Go away from my door and my window too, right now

Lord, I ain't goin' down to no race track
See no sports car run
I don't have no sports car
And I don't even care to have one
I can walk anytime around the block

Well, the wind keeps a blowin' me
Up and down the street
With my hat in my hand
And my boots on my feet
Watch out so you don't step on me

Well, look it here buddy
You want to be like me
Pull out your six-shooter
And rob every bank you can see
Tell the judge I said it was all right, yes

Çevirisi:

Maskeli Süvari ve Tonto
Aşıyorlar yolları
Çözüyorlar herkesin sorunlarını
Benimki hariç herkesinkini
Birileri söylemeli onlara
Keyfim yerinde benim de

Ah siz beş on kuruşluk kadınlar
Kafasının içi bomboş olanlar
Benimse gerçekten sevdiğim bir hatunum var
Ve Tanrı şahidim ölene dek seveceğim onu
Şimdi çekin gidin kapımdan ve uzaklaşın penceremden
Hemen şimdi

Tanrım, hiçbir dört çekerim yok yolları aşacak
Vızıldayan spor arabalar görünmüyor ortalıkta
Yok benim de şöyle bir spor arabam
Ve umrumda da değil olup olmaması
Sokağa ne zaman çıksam yürüyebilirim ki

Rüzgâr uçurmaya devam ediyor beni
Sokağın bir aşağısına bir yukarısına
Elimde şapkam
Ayağımda da çizmelerim
Dikkat et de basmayasın ayağıma

Bir bakıver buraya dostum
Benim gibi olma derdindesin
Çek altıpatlarını
Ve soy görebildiğin her bankayı
Hâkimlere de söyle ki her şey yolunda dediğimi
Heyt!


2 Eylül 2013 Pazartesi

Down The Highway

Orijinali:

Well, I'm walkin' down the highway
With my suitcase in my hand
Yes, I'm walkin' down the highway
With my suitcase in my hand
Lord, I really miss my baby
She's in some far-of land

Well, Your streets are gettin' empty
Lord Your highway's gettin' filled
And Your streets are gettin' empty
And Your highway's gettin' filled
Well, the way I love that woman
I swear it's bound to get me killed

Well, I been gamblin' so long
Lord, I ain't got much more to lose
Yes, I been gamblin' so long
Lord, I ain't got much more to lose
Right now I'm havin' trouble
Please don't take away my highway shoes

Well, I'm bound to get lucky, baby
Or I'm bound to die tryin'
Yes, I'm a-bound to get lucky, baby
Lord, Lord I'm a-bound to die tryin'
Well, meet me in the middle of the ocean
And we'll leave this ol' highway behind

Well, the ocean took my baby
My baby stole my heart from me
Yes, the ocean took my baby
My baby took my heart from me
She packed it all up in a suitcase
Lord, she took it away to Italy, Italy

So, I'm walkin' down your highway
Just as far my poor eyes can see
Yes, I'm a-walkin' down your highway
Just as far my eyes can see
From the Golden Gate Bridge
All the way to the Statue of Liberty

Çevirisi:

Yürüyorum otoyolun aşağılarına doğru
Elimde bavulum
Evet, yürüyorum otoyolun aşağılarına doğru
Elimde bavulum
Tanrım, gerçekten özledim kadınımı
O çok uzak diyarlarda bir yerde

Gittikçe boşalıyor sokakların
Tanrım, otoyolların ise doluyor git gide
Ve gittikçe boşalıyor sokakların
Ve otoyolların ise doluyor git gide
Bu kadını böyle sevmeye devam etmek
Yemin ederim ki öldürüyor beni 

Bayağıdır kumardan kaldıramadım başımı
Tanrım, daha da kaybedecek bir şeyim yok ki
Evet, bayağıdır kumardan kaldıramadım başımı
Tanrım, daha da kaybedecek bir şeyim yok ki
İşte şimdi başım belada
Lütfen ayakkabılarımı da almayın benden

İşte şimdi ölesiye şans lazım bana, bebeğim
Ya da yırtınmalıyım şansımı deneyip
Evet, ölesiye şans lazım bana, bebeğim
Ya da yırtınmalıyım şansımı deneyip
Neyse, buluş benimle okyanusun ortasında
Ve arkamızda bırakıp gidelim bu yolları

Okyanus aldı kadınımı
Kadınımsa kalbimi çaldı götürdü
Evet, okyanus aldı kadınımı
Kadınımsa kalbimi çaldı götürdü
Hepsini toparlayıp koydu bir bavula
Tanrım, alıp götürdü İtalya'ya, İtalya'ya

Ve yürüyorum işte senin otoyollarında
Zavallı gözlerim gördüğü kadar işte
Evet, yürüyorum senin otoyollarında
Zavallı gözlerim gördüğü kadar işte
Golden Gate Köprüsü'nün oradan
Ta Özgürlük Heykeli'ne